İkinci Dünya Savaşı sonrası yeni savaşların önlenmesi, insanlığın ahlaki ve entelektüel dayanışmasını kurmak amacıyla Birleşmiş Milletler çerçevesinde kurulan UNESCO, 1972 yılından bu yana uluslararası önem taşıyan ve bu nedenle takdire ve korunmaya değer doğal oluşumlara, anıtlara ve sitlere “Dünya Mirası” statüsü tanıyor.
Türkiye’nin de kurucu ülkeler arasında yer aldığı UNESCO’nun başlattığı Uluslararası Anıtlar ve Sitler Konseyi (ICOMOS) ve Uluslararası Doğayı ve Doğal Kaynakları Koruma Birliği (IUCN) uzmanlarının yaptıkları değerlendirmeler sonucu aday olarak seçilen varlıklar sonunda Dünya Miras Listesi’ne alınıyor.
İlginizi çekebilir: Türkiye’den UNESCO’ya iki yeni aday
Dünya Miras Listesi’nde Dünya Miras Alanı olarak ilan edilen 1154 miras yer alıyor. Bunlardan 897’si kültürel, 218’i doğal ve 39’u karma (doğal ve kültürel) miraslardan oluşuyor. Türkiye’nin bu listede 17’si kültürel, 2’si karma olmak üzere 19 miras alanı yer alıyor.
Türkiye’nin Dünya Miras Listesi
Divriği Ulu Camii ve Darüşşifası (Sivas)
En erken yerleşimin Hititler Dönemi’ne kadar indiği Divriği’deki yöredeki yapılar, Mengücekoğulları egemenliği döneminde Ahmet Şah ve eşi Turan Melek tarafından camii ile birlikte 1228-1229 yıllarında yaptırılmış. İslam mimarisinin başyapıtlarından biri olarak gösterilen yapı, iki kubbeli türbeye sahip bir cami ve ona bitişik bir hastaneden oluşuyor. Yapılar, mimari özellikler ve sergilediği zengin Anadolu geleneksel taş işçiliği örnekleri sayesinde UNESCO Dünya Miras Listesi’ne Türkiye’den giren ilk bölge ünvanlını almış. Dünya Miras Listesi’ne giriş tarihi 1985.
İstanbul’un Tarihi Alanları (İstanbul)
UNESCO Dünya Miras Listesi’ne 1985 yılında Divriği Ulu Camii ve Darüşşifası’ndan sonra alınan İstanbul’un Tarihi Alanları, M.Ö. 7’nci yüzyılda kurulan ve günümüzde “Tarihi Yarımada” olarak anılan kuzeyde Haliç, doğuda İstanbul Boğazı ve güneyde Marmara Denizi ile çevrili kısımdan oluşuyor.
Roma, Doğu Roma ve Osmanlı gibi büyük İmparatorluklara başkentlik yapan şehrin Dünya Miras Listesi’ne 4 bölgesi yerleştirilmiş. Bu bölgeler; Hipodrom, Ayasofya, Aya İrini, Küçük Ayasofya Camisi ve Topkapı Sarayı’nı içine alan Sultanahmet Kentsel Arkeolojik Sit Alanı; Süleymaniye Camisi ve çevresini içine alan Süleymaniye Koruma Alanı; Zeyrek Camisi ve çevresini içine alan Zeyrek Koruma Alanı ve İstanbul Kara Surları Koruma Alanı’ndan oluşuyor.
Göreme Millî Parkı ve Kapadokya (Nevşehir) (Karma Miras Alanı)
Kalkolitik Dönemden bu yana yerleşim alanı olarak kullanılan; Kuzeyde Kızılırmak, doğuda Yeşilhisar, güneyde Hasan ve Melendiz Dağları, batıda Aksaray ve kuzeybatıda Kırşehir ile sınırlanan Kapadokya bölgesi, 1985 yılında Dünya Miras Listesi’ne alınan bir diğer bölge.
Erciyes Dağı ve Hasan Dağı tüflerinin, rüzgâr ve su aşındırması sonucunda oluşan olağanüstü kaya şekillerinin büyük ilgi gördüğü bölgede kışın ılık, yazın serin olan ve bu nedenle her mevsim için uygun iç iklim koşulları taşıyan kayaya oyma mekanlar göze çarpıyor.
Dünya Miras Listesi’nde yer alan alanlar içinde; Göreme Milli Parkı, Derinkuyu ve Kaymaklı Yeraltı Şehirleri, Karain Güvercinlikleri, Karlık Kilisesi, Yeşilöz Theodoro Kilisesi ve Soğanlı Arkeolojik Alanı bulunuyor.
Hattuşa: Hitit Başkenti (Çorum)
UNESCO Dünya Miras Listesi’ne 1986 yılında alınan Hititler’in başkenti Hattuşa Çorum’un güneybatısındaki, Boğazkale İlçesi’nde yer alıyor. Fransız Gezgin Charles Texier tarafından 1834 yılında keşfedilen bölgenin 1906 yılında başlayan kazılarda M.Ö. 2’nci bin yılında Anadolu ve kuzey Suriye’de hâkimiyet kuran Hitit Devleti’nin Başkenti olduğu anlaşılmış.
Dünya Mirası olarak tescillenen ve Türkiye’deki en önemli arkeolojik kazı alanlarından biri olan Hattuşa Antik Kenti’nin bulunduğu Boğazkale İlçesi’ndeki Hattuşa ile Alaca İlçesi’ndeki Alacahöyük kalıntılarını kapsayan 2634 hektarlık alan, 1988 yılında Milli Park ilan edilerek önemli bir turizm merkezi haline getirildi.
Bin Tanrılı şehir
Kazılarda bulunan tabletlerde “Bin Tanrılı şehir” olarak söz edilen Hattuşa’da bugüne kadar saray ve tapınaklar, binlerce tablet, çoğu günümüze kadar oldukça sağlam durumda gelmiş olan anıtsal kapılar (Aslanlı Kapı, Kral Kapı, Yerkapı), kralların ikamet ettiği Büyükkale Saray Kompleksi, Aşağı Şehir’de ülkenin en yüksek tanrıları olan Fırtına Tanrısı Teşup ile Arinna’nın Güneş Tanrıçası’na adanmış olan Büyük Tapınak, Hitit Büyük Kralı II. Şuppiluliuma’nın yaptığı işleri anlatan yazıtın bulunduğu Hiyeroglifli Oda, devasa boyutlarda tahıl ambarları, kısmen silinen Hititlere ait en uzun hiyeroglif yazıyı içeren Nişantepe Yazıtı gibi çok sayıda yapı açığa çıkarıldı.
Nemrut Dağı (Adıyaman)
Adıyaman ili Kahta ilçesi sınırları içerisinde bulunan, yüksekliği on metreyi bulan büyüleyici heykelleri, metrelerce uzunluktaki kitabeleriyle Kommagene Krallığı’nın kutsal alanı olarak nitelendirilen Nemrut Dağı, UNESCO Dünya Miras Listesi’ne 1987 yılında alınmış.
Bölge, Nemrut Dağı yamaçlarında hükümdarlık yapmış olan Kommagene Kralı I. Antiochos’un tanrılara ve atalarına minnettarlığını göstermek için yaptırdığı mezarı, anıtsal heykelleri ve benzersiz manzarası ile Helenistik Dönemin en görkemli kalıntılarından birisi olarak kabul ediliyor.
10 metrelik heykeller
Kireçtaşı bloklarından yapılan ve 8 ila 10 metre yükseklik arasında değişen dev heykeller günümüze kadar iyi durumda korunmuş olsalar da varlığı bilindiği halde kral mezarı, henüz keşfedilememiş durumda.
Hieropolis-Pamukkale (Denizli) (Karma Miras Alanı)
Çaldağı’nın güney eteklerinden gelen kalsiyum oksitli suların oluşturduğu beyaz travertenlerin ve geç Helenistik ve erken Hıristiyanlık dönemlerine ait kalıntıların bulunduğu Hierapolis arkeolojik kenti UNESCO Dünya Miras Listesi’ne 1988 yılında alınmış.
Şifalı sular pek çok hastalığa iyi geliyor
Denizli’ye 2 kilometre uzaklıkta bulunan bölge, pek çok rahatsızlığa iyi geldiğine inanılan şifalı suları ile de oldukça ünlü. Antik kentin ise M.Ö. II. yüzyılda Bergama krallarından II. Eumenes tarafından kurulduğu, adını ise Bergama’nın kurucusu Telephos’un eşi Heira’dan aldığı düşünülüyor.
Eski kaynaklarda metal ve taş işlemeciliği, dokuma kumaşları ile ünlü olduğu belirtilen kentin Büyük Konstantin döneminde Frigya bölgesinin başkentliğini yaptığı ve Bizans döneminde Piskoposluk merkezi yapıldığı biliniyor.
Xanthos-Letoon (Antalya-Muğla)
Antik Çağ’da Likya’nın en büyük idari merkezi ve başkenti olduğu bilinen Xanthos’un tarihi MÖ 3000’lere kadar uzanıyor. Xanthos ile birlikte 1988 yılında UNESCO Dünya Kültür Miras Listesi’ne dahil olan Letoon ise kayıtlarda bu dönemin en önemli dini merkezlerinden biri olarak geçiyor.
Aralarında yaklaşık 4 kilometrelik bir mesafe bulunan yerleşimlerde, Likya dilindeki en uzun ve önemli metinlerin görülebileceği taş yazıtlar yer alıyor. Troya Savaşı’nda Prens Hektor’a yazdığı şiir ile cesaret veren Sarpedon’un yaşadığı Xanthos, Fethiye’ye 46 kilometre uzaklıkta, Eşen Çayı’nın ayırdığı Muğla-Antalya il sınırında Kınık beldesinin yakınında bulunuyor.
1840 yılında keşfedilen Letoon kutsal alanı, Leto’nun tanrısal ikiz çocukları Apollon ve Artemis anneleriyle birlikte birer tapınak ile onurlandırmak için oluşturulmuş. Bölgede, otuz altı oturma sıralı tiyatro, bazilika, yazıtlar, üç tapınak, imparatorluk kült binasına bağlı yuvarlak bir portiko ve L biçiminde bir stoa bulunuyor.
Safranbolu Şehri (Karabük)
Türk kentsel tarihinin bozulmamış bir örneği olan Safranbolu Şehri, geleneksel şehir dokusu, ahşap yığma evleri ve anıtsal yapılarıyla bütünü sit ilan edilmiş ender kentlerden biri olarak 1994 yılından beri UNESCO Dünya Miras Listesi’nde yer alıyor.
Safranbolu aynı zamanda dünyanın en pahalı baharatlarından olan ve yerleşime de ismini veren safranın en kalitelisinin yetiştiği bölge.
Troya Antik Kenti (Çanakkale)
Anadolu, Ege ve Balkanların buluştuğu bu benzersiz coğrafyada yerleşmiş olan uygarlıkların 3 bin yıldan fazla geçmişini gösteren Troya Antik Kenti, 1998 yılında UNESCO Dünya Miras Listesi’ne alındı.
Çanakkale il sınırları içinde yer alan bölge M.Ö. 3000 yılına kadar uzanan tarihi geçmişiyle dünyanın en ünlü arkeolojik alanlarından biri.
Troya Savaşı’nın yapıldığı bölge.
Homeros’un İlyada Destanı’nda bahsedilen Troya Savaşı’nın yapıldığı yer olarak da bilinen Troya Antik Kenti aynı zamanda dünyanın ilk güzellik yarışmasının yapıldığı yerdir. Güzellik yarışmasına katılan güzeller Hera, Afrodit ve Athena’dır. Seçici görevini üstlenen Paris, kendisine Sparta kralının karısı Helena’yı vadeden Afrodit’i seçer. Paris’in Helena’yı kaçırması da savaşı başlatır.
Troya kuruluş efsanesine göre deniz perisi Thetis ile denizler tanrısı Okeanos’un kızı Elektra, Zeus’un karısı olarak Dardanos’u dünyaya getirmiş, Dardanos’un oğlu Tros, Truad adlı kenti, onun oğlu İlus da Troya kentini kurmuştur.
Edirne Selimiye Camii ve Külliyesi (Edirne)
Mimar Sinan’ın Ustalık dönemi eseri olan Selimiye Camii ve Külliyesi, İstanbul’un fethinden önce Osmanlı İmparatorluğu’nun başkenti olan Edirne’nin en önemli anıtsal eseri olarak görülüyor.
İnce ve zarif 4 minareye sahip büyük kubbesiyle görkemli Camii, iç tasarımında kullanılan ve döneminin en iyi örnekleri olan taş, mermer, ahşap, sedef ve özellikle çini motifleri ve ince işçilikleri ile kubbe ve kemerlerindeki kalem işleri, mermer döşemeli avlusu ve yapıyla bağlantılı el yazması kütüphanesi, eğitim kurumları, dış avlusu ve arastası ile bir sanat türünün zirvesini temsil ediyor. UNESCO’nun Mimar Sinan’ın ustalık eserini Dünya Mirası Listesi’ne dahil ettiği tarih ise 2011.
Çatalhöyük Neolitik Alanı (Konya)
Güney Anadolu Platosu’nda yaklaşık 14 hektarlık bir alan üzerinde yer alan Çatalhöyük Neolitik Alanı, insanlığın gelişiminde önemli bir evre olan yerleşik toplumsal hayata geçişle birlikte, tarımın başlangıcı ve avcılık gibi önemli sosyal değişim ve gelişmelere tanıklık ediyor.
Aynı coğrafyada 2000 yıldan fazla bir süredir var olan köylerden kentsel hayata geçişin de önemli bir kanıtı olan Çatalhöyük, 2012 yılında Dünya Miras Listesi’ne alındı.
Bursa ve Cumalıkızık: Osmanlı İmparatorluğunun Doğuşu (Bursa)
Osmanlı İmparatorluğunun ilk başkenti olarak kurulan ve külliyelerle şekillenen Bursa’daki Orhangazi Külliyesi ve çevresini içine alan Hanlar Bölgesi, Hüdavendigar (I. Murad) Külliyesi, Yıldırım (I. Bayezid) Külliyesi, Yeşil (I. Mehmed) Külliye, Muradiye (II. Murad) Külliyesi ve Cumalıkızık Köyü olmak üzere altı bölge 2014 yılında UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne alındı.
Bursa’nın tarih boyunca sahip olduğu önemli ticari rolü, kentteki büyük hanlar, bedesten ve çarşılarla ortaya konulurken, Hanlar Bölgesi 14’üncğ yüzyıldan bu yana kent ekonomisinin kalbi olmaya devam ediyor. Erken dönem Osmanlı kentine istisnai bir örnek olan Bursa’nın kentleşme modelinin, daha sonra kurulan Osmanlı-Türk kentlerine örnek teşkil ettiği biliniyor.
Bergama Çok Katmanlı Kültürel Peyzaj Alanı (İzmir)
Kültürel Peyzaj Kategorisi’nde Dünya Miras Listesine alınan ve Helenistik, Roma, Doğu Roma ve Osmanlı Dönemlerine ait katmanları içerisinde barındıran Bergama Çok Katmanlı Kültürel Peyzaj Alanı, Pergamon (çok katmanlı kent), Kibele Kutsal Alanı, İlyas Tepe, Yığma Tepe, İkili, Tavşan Tepe, X Tepe, A Tepe ve Maltepe Tümülüsleri olmak üzere dokuz bölgeden oluşuyor.
Dünya Mirası Listesi’ne 2014 yılında dahil edilen bölgede; Athena Tapınağı, Trajan Tapınağı, Helenistik dönemin en dik tiyatro yapısı, kütüphane, Heroon, Zeus Sunağı, Dionysos Tapınağı, agora ve gymnasion yapıları bu planlama sisteminin ve dönem mimarisinin en seçkin örnekleri bulunuyor.
Bölgede ayrıca Osmanlı dönemi mimarisine ait pek çok cami, han, hamam ve ticari merkez de yer alıyor.
Diyarbakır Kalesi ve Hevsel Bahçeleri (Diyarbakır)
Dünyanın en eski ve en sağlam yapılarından biri olan Diyarbakır Surları, özgünlüğünü ve 7 bin yıllık tarihsel varlığını halen sürdüren orijinal ve özgün kültür varlıklarından biri. Hevsel Bahçeleri ise 30’dan fazla uygarlığın izlerini taşıyan bir bölgede 8 bin yıl gibi çok uzun süredir bahçe olarak var olmasıyla, tarımsal değerinin dışında, kültürel ve tarihi olarak da özgün bir yere sahip. Bölgenin UNESCO Dünya Miras Listesi’ne dahil edildiği tarih ise 2015.
Efes (İzmir)
Antik dönemin en önemli merkezlerinden biri olan Efes, tarih öncesi dönemden başlayarak Helenistik, Roma, Doğu Roma, Beylikler ve Osmanlı dönemleri boyunca yaklaşık 9000 yıl kesintisiz yerleşim görmüş ve tarihinin tüm aşamalarında çok önemli bir liman kenti ve kültürel ve ticari merkezi haline gelmiş bir bölge.
Dünya Miras Listesi’nde 2015 yılında dahil olan bölgede, antik dönemin yedi harikasından biri olarak ünlenen kült merkezi Artemision, Meryem Kilisesi, Hz. İsa’nın havarilerinden biri olan ve Yahya İncili’ni Efes’te yazan St. John’ın mezarı üzerine inşa edilen Bazilika gibi Erken Hristiyanlık dönemine şahitlik eden benzersiz eserlerin yanı sıra günümüzde Hristiyanlar tarafından hac mekânı olarak kabul edilen Meryem Ana Evi ve Beylikler döneminde inşa edilen İslam yapıları yer alıyor.
Ani Arkeolojik Alanı (Kars)
Türkiye ve Ermenistan sınırında yer alan Ani Arkeolojik Alanı, Erken Demir Çağından 16. yüzyıla kadar yerleşimin sürekli olduğu, Orta Çağ’ın şehircilik, mimarlık ve sanat açısından gelişiminin tüm zenginlik ve çeşitliliğinin bir arada görüldüğü çok kültürlü bir İpek Yolu yerleşimi.
Ermeni, Gürcü, Bizans ve Selçuklu kültürlerinin buluşma noktası olan bölge 2016 yılından bu yana UNESCO Dünya Miras Listesi’nde yer alıyor.
Aphrodisias (Aydın)
Menderes Irmağı’nın bir kolu olan Dandalaz Çayı’nın oluşturduğu bereketli vadide, denizden yaklaşık 600 metre yükseklikte bir plato üzerinde yer alan Aphrodisias Antik Kenti zenginliklerini kuzeyinde yer alan Babadağ eteklerindeki mermer ocaklarına borçlu.
Yerleşim tarihi MÖ 5’inci bin yıl ortalarına kadar uzanan Aphrodisias’ın arkeolojik önemi, Geç Helenistik Dönem’den Roma ve Bizans dönemlerine kadar süren yoğun bir fikir ve değer alışverişini gözler önüne seren, büyük ölçüde mermerden inşa edilmiş yapıların ve bunlarla ilişkili kabartma ve yazıtların istisnai ölçüde iyi korunmuş olmasından geliyor.
Aphrodisias Antik Kenti, 2017 yılında UNESCO Dünya Miras Listesi’ne dahil edildi.
Göbeklitepe (Şanlıurfa)
Şanlıurfa kent merkezinin 18 kilometre kuzeydoğusundaki Örencik Köyü yakınlarında bulunan Göbeklitepe Arkeolojik Alanı, 1963 yılında, İstanbul ve Chicago Üniversitelerinin ortaklığıyla gerçekleştirilen bir yüzey araştırması sırasında keşfedildi ve “V52 Neolitik Yerleşimi” olarak tanımlandı.
Alanın gerçek değeri ise 1994 yılından sonra başlatılan kazı çalışmaları ile ortaya çıkmaya başladı. Bu çalışmalar sonrasında, Göbeklitepe’nin 12000 yıl öncesine uzanan bir kült merkezi olduğu anlaşıldı.
Göbeklitepe’da ortaya çıkan bilimsel veriler, arkeoloji çalışmalarında neolitik dönemle ilgili kuramsal çerçevenin ve tarihlendirmelerin yeniden değerlendirilmesini gerektiren önemli bilgilerin öğrenilmesini sağladı. Konumu, boyutları, tarihlendirilmesi ve yapılarının anıtsallığı ile Neolitik dönem için ünik bir kutsal alan olduğu anlaşılan alan, 12000 yıl boyunca doğal çevresi içinde dokunulmadan kaldığından önemli arkeolojik buluntular keşfedilmesini sağlıyor. Bölge 2018 yılında Dünya Mirası Listesi’ne dahil edildi.
Arslantepe Höyüğü (Malatya)
Türkiye’nin UNESCO Dünya Miras Listesi’ne 2021 yılında dahil olan ve bu anlamda son bölge olan Arslantepe Höyüğü’nde 1930 yılından bu yana kazılar yapılıyor.
Çalışmalarda şimdiye kadar, M.Ö. 3300-3000 yıllarına ait bir kerpiç saray, M.Ö.3600-3500’lere ait tapınak, iki bini aşkın mühür baskısı, kaliteli metal eserler bulunurken elde edilen veriler Arslantepe’nin o dönemde aristokrasinin doğduğu ve ilk devlet şeklinin ortaya çıktığı resmi, dini ve kültürel bir merkez olduğunu ortaya koyuyor.
Yakın Doğu’da ilk Devlet toplumunun ortaya çıkışına istisnai biçimde tanıklık eden Höyük, 4’üncü binyıl Uruk uygarlığıyla ilişkili olmasına karşın özgün mimari özellikler sergiliyor.
(BD)
YASAL UYARI
Haberlerimizi izinsiz kullananlara duyurudur: Turizmavrupa.net sitesinde yayınlanan haberleri bizden izin almadan kendi sitelerinde kullanan veya Youtube video kanallarında okuyanlar bir süredir kayıt altına alınıyor. İster yurtdışında olsun, ister Türkiye’de fark etmiyor. Yapılan suçtur. Bunun yasal takibi yapılacaktır. Emek hırsızlığına kesinlikle izin verilmeyecektir. Saygıyla duyurulur