Gurbetçiler Türkiye’de bu cümleyle dolandırılıyor
Yurtdışında yaşayan bir çok gurbetçi vatandaşımız şu an Türkiye’de tatilde. Kimisi memleketinde aile hasretini gideriyor, kimisi de tatil yerlerinde. Ne yazık ki son haftalarda yollardan çok sayıda “Dolandırıcılık” haberleri alıyoruz. Aracı soyulanlar, çantasını kaptıranlar veya kendi eliyle parasını tanımadığı kişilere teslim edenler. Mağdurlar arasında genelde gurbetçi vatandaşlarımız var. Türkiye’de gurbetçileri hedef olarak seçen gruplar yabancı plakalı araca yaklaşıp “Ben senin akrabanı tanıyorum” diye sohbete başlıyor. Bilgileri nasıl elde ettikleri bilinmiyor ancak genelde bir akrabanızın adını söyleyip “Sen onun nesi oluyorsun? Biz çok iyi arkadaşız” diyerek samimi bir ortam oluşturmaya çalışıyorlar. Kısa bir yol muhabbetinden sonra kişi elindeki ürünlerden bahsediyor. Bu bal olabilir, hediyelik eşya veya parfüm. “Tanıdık” olduğunuz için size bunu çok ucuza vereceğini söylüyor.
10’a alıp 30’dan satıyorlar
Ne yazık ki bazı vatandaşlarımız anlatılan bu hikayelere inanıyorlar. Karşısındaki kişinin gerçekten de bahsedilen akrabasının tanıdığı olduğu sonucuna varıyor. Tedbirsiz davranıp istenen miktarları ödüyor. Ürünün sahte olması, hijyenik ortamlarda hazırlanmamış olması veya sağlığa zararlı olmasının artık bir anlamı kalmıyor. Kişinin sadece “Tanıdık” olması en önemli kriter olarak görülüyor ve ne söylenirse yapılıyor, hangi fiyat istenirse ödeniyor. Pazarlık yapıldığı da oluyor elbette ancak ödenen miktar daima yüksek seviyede kalıyor. Yani siz o ürünü kaça satın alırsanız alın satan kişi hep yüksek bir kazanç elde etmiş oluyor. Bu kalitesiz ürünler genelde 10’a alınıp size 30’dan satılıyor.
Önce hediye sonra para
Hatta bazı satıcılar “Tanıdık” olduğunuz için ürünleri önce hediye edeceğini söylüyor. Siz ürünü aldığınızda ise iş birden değişiyor ve satıcı sizden ücret talep ediyor. Bazıları bu durumla başa çıkamadığı için istenen ücreti veya bu ücretin biraz daha altında bir fiyatı ödüyor. Bir çok gurbetçi oradan ayrıldıktan sonra dolandırıldığını anlıyor. Bahsedilen yurtdışındaki akraba “Ben öyle birini tanımıyorum” deyince jeton düşüyor. Satın alınan ürünün sahte veya kalitesiz olduğu, ödenen miktarın ise aslında çok yüksek olduğu fark ediliyor. Ancak tabiki iş işten geçmiş oluyor.
Şimdi haklı olarak bir çoğumuz şu soruyu soruyoruz: “Neden her söylenene inanıyoruz?”. Yolda bir benzincide veya dinlenme tesisinde karşılaştığımız bir kişinin bir akrabamızın arkadaşı olma ihtimali elbette var. Ancak bu kişi neden durup dururken bize birşeyler satmaya çalışıyor? Hadi satmaya çalıştı, bizler neden “Hayır istemiyorum” diyemiyoruz? Diyenler de var ancak son dönemde ne yazık ki bir çok kişinin “Hayır” diyemediğini görüyoruz.
(A)