Uzmanlar sünnetin sağlık için ne kadar faydalı olduğunu anlatırken, yapılış şekli konusunda da uyarılarda bulunuyorlar.
Okulların kapanması ile birlikte birçok aileyi sünnet telaşı alır. Şimdiden kıyafet seçimi, tutulacak salon, verilecek ikramlar ve kimlerin çağırılacağı gibi konular heyecanla konuşulur. Fakat gözden kaçan bir husus pek konuşulmaz, o da çocuğun hangi yöntemle sünnet edileceğidir.
Genelde bazı aileler özel hastanelerde, özel sünnet kliniklerinde veya Devlet Hastanelerinde sünnet ettirirken, bazı aileler de memleketlerinde eski yöntemlerle seyyar sünnetçilere emanet ederler çocuklarını.
Uzmanlar sünnetin sağlık için ne kadar faydalı olduğunu anlatırken, yapılış şekli konusunda da uyarılarda bulunuyorlar.
Özellikle ağrısız ve kansız olduğu için tercih edilen lazerle sünnete dikkat çekiliyor, sünnet derisinin yakılarak alındığı lazerle müdahalenin son derece yanlış ve kesinlikle uygulanmaması gereken bir yöntem olduğunu ifade ediliyor.
Lazerle sünnet yöntemi olarak bilinen yöntemin, kanama olmadığı ve çocuk fazla korkmadığı için son dönemde adeta salgın haline geldiği, lazer diye sunulan aletin aslında bir çeşit elektrikli havya olduğunu belirtiliyor. Lazerle hiçbir ilgisi olmayan bu yöntem ile sünnet derisi yakılarak alınıyor ve çoğu zaman diğer dokuların da yanmasına neden oluyor.
Lazerle sünnetin olumsuzluklarının yıllar sonra ortaya çıkacağını anlatılarak, müdahale sırasında deri ve deri içinde bulunan sinir uçları zarar görebildiğinden ilerki yaşlarda ereksiyon problemi ile karşılaşılabileceği hatırlatılıyor.
Öte yandan tıbbi açıdan doğru yapılmayan sünnet, birçok ciddi sağlık sorununun ortaya çıkmasına da sebep oluyor. Uzman hekimler tarafından yapılmayan her 100 sünnetin en az 30-40’ında hatalı uygulamalara rastlanıyor. Bu hataların bir kısmı tedavi edilebilirken, diğer kısmında ise geriye dönüşü olmayan tıbbi hatalar ortaya çıkabiliyor.
Sünnetin tıbbi olarak hijyenik ortamda ve uzman kişilerce, sağlık teknisyenlerinin yanı sıra pratisyen doktorların da yapabileceği gibi ilk tercihin çocuk üroloğu veya çocuk cerrahisi uzmanı olması, bu uzmanların bulunmadığı yerlerde genel cerrah ya da üroloğa başvurulması gerektiği hatırlatılıyor.
