Türkiye Dışişleri Bakanlığı, Viyana Schwechat Havalimanı’ndaki bir reklam panosunda yayınlanan yazıyı kınandı.
Avusturya’nın başkenti Viyana’da bulunan Schwechat Havaalanı gündemden düşmüyor. Bir reklam panosunda kısa süre içince ikinci kez Türkiye aleyhtarı yazı yayınlanmasına tepkiler devam ediyor. Hatırlanacağı gibi bir reklam panosunda ilk önce “Türkiye tatili sadece Erdoğan’ı destekler”, son olarak ise “Türkiye, 15 yaş altı çocuklarla cinsel ilişkiye izin veriyor” yazısı yer almıştı. Türkiye Dışişleri Bakanlığı bu olayları kınadı.
Bakanlığın açıklaması şöyle:
Viyana Uluslararası Havaalanı’nda “Kronen Zeitung” Gazetesine Ait Bir Elektronik Panoda Yer Alan Haber Hk.
Viyana Uluslararası Havaalanı’nın yolcu salonunda “Kronen Zeitung” gazetesine ait elektronik panoda 13 Ağustos 2016 tarihinde Türkiye’de 15 yaşın altındaki çocukların istismarına izin verildiğini iddia eden, gerçeklerle hiçbir şekilde örtüşmeyen, çarpıtılmış bir haber başlığına yer verildiği görülmüştür. Bundan bir süre önce aynı panoda “Türkiye tatili sadece Erdoğan’ı destekler” şeklinde yine maksatlı diğer bir başlık kullanılmıştı. Avrupa’nın merkezinde yer alan ve çeşitli milletlerden yolcuların yoğun şekilde kullandıkları bir uluslararası havaalanının, dost bir ülkeyi ve milleti karalamak amacıyla saygınlığı bulunmayan bir gazete tarafından yayınlanan bu tür sorumsuz, çarpık ve yanlış mesajların yayılmasına alet edilmesinden esef duyuyoruz ve şiddetle kınıyoruz.
Bu konuda aynı gün Bakanlığımızca Ankara’daki Avusturya Büyükelçiliği nezdinde ve Viyana’da Büyükelçiliğimizce gerekli girişimlerde bulunulmuş, tepkimiz dile getirilmiştir.
Türkiye evrensel insan haklarının korunup geliştirilmesini her daim kendine hedef edinmiş, uluslararası toplumun saygın bir üyesi olarak çocuk hakları alanındaki uluslararası sözleşmelere ve ek protokollerine lafzı ve ruhuyla bağlı bir devlettir. Ülkemiz bu alandaki sorumluluklarının ve ödevlerinin bilincindedir.
Avrupa’da giderek artan ırkçılık ve yabancı düşmanlığının yükselen merkezi konumundaki bir ülkenin, siyaset dünyası, medyası ve toplumuyla bu hastalıkları iyileştirmeye odaklanması gerekmektedir. Bunun yerine burada bir kısım sorumsuz medyanın, başka ülkelerdeki yargı kararlarını dahi bir topluma karşı nefret ve düşmanlık söylemlerini beslemek amacıyla çarpıtarak yansıtabilmesini bu hastalıkların tezahürü olarak görüyoruz.
Ne yazık ki son dönemde bazı Avusturyalı siyasetçilerin ve yetkililerin Türkiye ve Türkiye’nin AB üyeliği karşıtı beyanları bu tür karalayıcı haberleri teşvik edici niteliktedir.
Bu eğilim 300 binden fazla Türkiye kökenli insanın yaşadığı Avusturya’da sosyal uyumu ve huzuru da zedelemektedir.
