Mardin Artuklu Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Biyokimya Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Hasan Basri Savaş, kahve beyazlatıcılarının kullanımının sağlıklı beslenme açısından sorgulanması gerektiğini belirterek, “Kahve beyazlatıcılarının içinde bulunabilen palm yağı, margarin, glikoz şurubu ve yağ kaynaklı olan emülgatör gibi maddelerin hepsinin kalori yükü yüksektir. Aşırı işlenmiş kimyasal maddelerin glisemik indeksinin yüksek olacağı da dikkate alınmalıdır. Sürekli ve yüksek miktarda tüketim sonucunda fazla kilo, obezite, insülin direnci, kalp damar hastalıkları ve ilişkili birçok ciddi hastalık riskinde artış söz konusu olabilir” dedi.
Kahvelerde kullanılan beyazlatıcıların içerik olarak sağlıklı bir çağrışım yapan “süt tozu” ifadesi ile alakasız olduğunu ifade eden Doç. Dr. Hasan Basri Savaş, “Kahve beyazlatıcısı, kahve kreması veya halk arasında süt tozu diye bilinen ürünler, besleyici bir değeri olmayan, gıda katkı maddesi olarak birçok kimyasal madde içerebilen, kalori içeriği yüksek olan, çoğunlukla palm yağı, glikoz şurubu gibi riskli olarak değerlendirilebilecek maddeleri içeren yapıda kimyasal bir karışımdır. Bu karışım beyazlatıcılar, içerik olarak sağlıklı bir çağrışım yapan ‘süt tozu’ ifadesi ile alakasızdır” dedi.
“Genel olarak değerlendirildiğinde besleyicilik yönünden gerekliliği olmayan, kalori içeriği, birçok katkı maddesi bulunduran bir kimyasal karışım olması gibi özellikleriyle kahve beyazlatıcılarının kullanımı sağlıklı beslenme açısından sorgulanmalıdır” diyen Dr. Savaş, “Kullanımının çok yaygın olması ve giderek daha yüksek miktarlarda maruz kalınması konuyu daha önemli hale getirmektedir. Bu sebeple içeriği hakkında biraz daha detaylı konuşulmalıdır. 100 gramlık bir kahve beyazlatıcı ortalama olarak 550 kcal (kalori), 35 gram yağ, 58 gram karbonhidrat 2,1 gram protein içermektedir. Bu kalori ve besin öğelerinin kaynağının aşırı işlenmiş ürünler olabildiği dikkate alındığında konuştuklarımızın önemi daha da artmaktadır” şeklinde konuştu.
“Böbrek yetmezliği olanlarda birikerek beyin fonksiyonlarını bozabilir”
Sürekli ve yüksek miktarda tüketim sonucunda fazla kilo, obezite, insülin direnci, kalp damar hastalıkları ve ilişkili birçok ciddi hastalık riskinin artışı olabileceğine değinen Dr. Savaş, ”Kahve beyazlatıcılarının içinde topaklanma önleyici, renklendirici, aroma verici, bozulmayı önleyici ve homojen karışımı, çözünmeyi sağlayıcı çeşitli gıda katkı maddeleri eklenebilmektedir. Bu gıda katkı maddelerinin her birine yüksek dozlarda maruz kalmanın sağlık açısından yol açabileceği sonuçlarla ilgili endişeler mevcuttur. Örneğin topaklanmayı önleyici olarak eklenebilen E554 kodlu ‘sodyum alüminyum silikat’ alüminyum içerebilir. Alüminyum, sürekli yüksek dozda maruziyet durumunda Alzheimer hastalığını ve inflamatuar bağırsak hastalığı olan crohn’u tetikleyebilir” diye konuştu.
Böbrek yetmezliği olanlarda birikerek beyin fonksiyonlarını bozabileceğini aktaran Dr. Savaş, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Kahve beyazlatıcılarının içinde bulunabilen palm yağı, margarin, glikoz şurubu ve yağ kaynaklı olan emülgatör gibi maddelerin hepsinin kalori yükü yüksektir. Aşırı işlenmiş kimyasal maddelerin glisemik indeksinin yüksek olacağı da dikkate alınmalıdır. Sürekli ve yüksek miktarda tüketim sonucunda fazla kilo, obezite, insülin direnci, kalp damar hastalıkları ve ilişkili birçok ciddi hastalık riskinde artış söz konusu olabilir.”
Doç. Dr. Savaş, “Avrupa Gıda Güvenlik Ajansı EFSA’nın ilgili Panel Başkanı Dr. Helle Knutsen, kahve beyazlatıcılarda kullanılabilen palm yağı hakkında daha önce ‘Glisidol’ün (palm yağı üretiminde oluşabilen) genotoksik ve kanserojen olduğuna dair yeterli kanıt var, bu nedenle panelimiz glisidil yağ asidi esterleri (GE) için güvenli bir seviye belirlemedi’ demişti. Bunun anlamı; çok yüksek derecede sıcaklıkla rafine edilerek üretilen palm yağının içinde genleri bozabilen ve kansere yol açabilen kimyasal maddelerin yer alabileceğidir. Kahve beyazlatıcılarda şeker yerine yaygın olarak kullanılabilen glikoz şurubu ile ilgili olarak da benzer endişeler mevcuttur. Glikoz şurubu, nişastanın hidroliziyle yapılan bir şuruptur. Nişasta kaynağı olarak genellikle mısır kullanıldığı için mısır şurubu olarak da bilinir” dedi.
Mısır şurubunun insan sağlığına etkilerine dair güncel birçok araştırma yapılmakta olduğunu anımsatan Dr. Savaş, “Bu konunun henüz yeterince aydınlatılamamış olması ve hazır gıdalarda şeker yerine mısır şurubu kullanımının giderek yaygınlaşması dikkate alındığında ihtiyatlı olmakta ve günlük alınan mısır şurubunu kontrol altında tutmakta fayda vardır. Kahve beyazlatıcılar bu yönden de tehlike içerebilirler” ifadelerini kullandı.
“Beyazlatıcı yerine doğal ve pastörize süt kullanmayı tercih edebiliriz”
Bütün bu gerçekler dikkate alındığında kimyasal birçok madde içerebilen, besleyici olmayan bir kalori yükü olan, bazılarında hayvansal yağlar içerebilen, palm yağı ve glikoz şurubu gibi içerikleriyle hastalık oluşturma riski oluşturabilen kahve beyazlatıcılarının tüketiminin sınırlanmasının sağlık için koruyucu bir öneri olabileceğini kaydeden Dr. Savaş, sözlerini şöyle tamamladı:
“Kahve beyazlatıcı diye bildiğimiz ürünler süt tozu değildir. 16. yüzyıldan beri kahve tüketen bir toplum olarak kahve keyfimizi kaçırmadan, beyazlatıcı yerine doğal ve pastörize süt kullanmayı tercih edebiliriz. Sağlıklı beslenmek için ne yediğimizi, içtiğimizi bilmek ilk kuraldır. Kahve beyazlatıcı denilen ürünü tüketenlerin ürünün içindekiler kısmını okuyup her bir maddeyi detaylı araştırmalarını öneririm. Gıda katkı maddelerinin insan sağlığına etkilerini araştırırken, kıymetli hocam Prof. Dr. Fatih Gültekin’in geliştirdiği ‘gıda katkı maddeleri’ isimli ücretsiz uygulamadan ve editörlüğünü yaptığım ‘Temel Beslenme’ isimli kitapta yazdığı bölümden istifade edebilirsiniz.”
(İHA)