Günümüzde Deniz ulaşımının vazgeçilmezi olan arabalı vapurun, diğer ismiyle feribotun Türkler tarafından bulunduğunu ve ilk olarak Osmanlı döneminde kullanıldığını biliyor muydunuz?
Asya ve Avrupa’yı birbirine bağlayan İstanbul’da deniz ulaşımı her zaman hayati önem taşımıştır. 19. Yüzyıl ortalarına kadar balıkçı köylerinin egemen olduğu boğazın iki yakasında ulaşım kayıklarla sağlanmaktaydı. Özellikle askeri birliklerin, at, araba ve malzemelerin, bir kıyıdan diğer kıyıya nakledilmesi son derece zor şartlar altında yapılmaktaydı.
O dönem padişah Abdülmecid’in onayı ile kurulan, boğazda karşılıklı yük ve yolcu taşımacılığı yapan özel bir şirket olan Şirket-i Hayriye müdürü Hüseyin Haki Efendi, Hasköy Tersanesi baş mimarı Mehmet Efendi ve İskender Efendi bir araya gelerek; benzeri görülmemiş bir vapur tasarladılar.
Gövdesi saçla kaplı, 45.7 metre uzunluğunda 8.5 metre genişliğinde, 3 metre yüksekliğinde, altı düz, tek silindirli buhar makinesi ile saatte 7 mil yol alabilen, atların ve arabaları kolayca kıyıya çıkmasını sağlayan yandan açılıp kapanan kapakları olan vapurun çizimini İngiltere’ye yolladılar.
Yapımı 2 yıl süren, sekiz bin altına mal olan vapur 1871 de tamamlanıp İstanbul’a getirildi. 1872 yılında 26 baca numarası ile dünyanın ilk arabalı vapuruna kolaylık anlamına gelen ‘’Suhulet’’ adı verildi.
Suhulet aynı yıl Üsküdar-Kabataş arasında çalışmaya başladı. 1911 de Trablusgarp, 1912 de Balkan savaşları, 1914 ten itibaren 1.Dünya savaşı, Çanakkale ve Kurtuluş Savaşlarında görev yaparak Gazi unvanı aldı ve 1958 yılında 86 yıl hizmetin ardından emekli edildi.
Haber: Barbaros Alayoğlu