Çok sayıda vatandaşımızın yaşadığı Almanya’nın Köln kentinde yaklaşık 2 haftadır cuma günleri hoparlörden ezan okunuyor. Diyanet İşleri Türk İslam Birliği’ne (DİTİB) bağlı camide Köln Belediyesi’nin izniyle namaza çağrı yapılması büyük çoğunluk tarafından memnuniyetle karşılandı. Ancak geçtiğimiz günlerde ülkenin en çok okunan gazetesi Bild’de bir köşe yazısı yayınlandı. Bir Alman hukukçu “Çevredekiler ezan sesinden rahatsız, dava açılmalı” çağrısında bulundu. (Turizmavrupa’nın haberini buradan okuyabilirsiniz) Bu öneri hem ülkedeki Müslüman toplumda, hem de cami yetkililerinde şaşkınlık yarattı. Çünkü namaza yapılan çağrı hem yüksek sesli değil, hem de çevreden kimse şu ana kadar cami yönetimine herhangi bir şikayet iletmiş değil. Şimdi kamuoyu “Kim bu rahatsız olanlar, neden ortaya çıkıp herhangi bir girişimde bulunmuyorlar?” diye soruyor.
Konuşma sesi bile daha yüksek
Tartışmanın kamuoyuna yansımasından sonra farklı basın kuruluşları caminin bulunduğu mahalleye muhabirlerini göndererek çevre sakinleri ile konuşturdular. Çıkan sonuç çok ilginç. Çevredekiler “Biz hiç ses duymuyoruz” cevabını veriyor. Hatta caminin yanına gelerek namaza çağrıyı dinlemeye çalışanlar “O kadar sessiz ki, iki kişi konuşunca bile daha fazla ses çıkıyor. Hatta etraftaki trafik sesi daha baskın” yorumunda bulunuyor. Peki durum böyleyse ve hiç gürültü yoksa, “Gürültüye karşı dava açılmalı” talebi nereden çıkıyor? Bunu anlamak oldukça güç.
2 yıl boyunca okunacak
Köln Büyükşehir Belediyesi, şehirde 2 yıl boyunca sadece cuma günleri hoparlörden öğlen ezanına izin verdi. Bunu yaparken bazı kurallara uyuluyor. Verilen izine göre sadece saat 12.00-15.00 arasında 5 dakikayı geçmeyecek şekilde okunabiliyor. Ayrıca çevredeki sakinleri rahatsız etmemek için 100 metre mesafede en fazla 60 desibel ses sınırına uyuluyor. Köln Belediye Başkanı Henriette Reker’in destek verdiği proje, Diyanet İşleri Türk İslâm Birliği’nin yanı sıra, İslam Toplumu Milli Görüş Teşkilatı ve Avrupa Türk İslam Birliği gibi Müslüman çatı örgütleri tarafından da destekleniyor.
Ne yazmıştı?
Alman hukukçu Joachim Steinhöfel şu cümleleri aktarmıştı: “Köln-Ehrenfeld’de yaklaşık iki haftadır istemeden de olsa çok özel bir dini çağrıya dahil olunuyor. Merkez Camii’nin hoparlörlerinden düzenli olarak “Allahu Ekber” sesleri yükseliyor. Allah’ın “en büyük” olduğunu düşünmek mümkün, ancak bu mecburi değil. Bu, Almanya’da yaşayan Müslümanların çoğunluğu için geçerli olmasa bile, bugün (siyasi) İslam adına işlenen vahşet ve insan hakları ihlalleri iyi bilinmektedir.
Erdoğan’ın yardımcıları “Olmayacak” demişti
Köln’de cami yapılmadan önce, Erdoğan’ın Ditib cemaatindeki yardımcıları, 2008’de sesli bir müezzin çağrısı olmayacağına dair gönüllü bir taahhütte bulundular. Şimdi partisiz belediye başkanı Reker, bir “model denemesinden” bahsederek bu kuralın çiğnenmesi örtbas etmeye çalışıyor. Girişimde bulunanlar akıllı, tartışmaların yatışacağını umuyorlar. Ve daha sonra Köln’deki gibi birçok yerde namaza hoparlörden çağrı yapılabilmesi için daha fazla başvuru yapacaklar. Bu nedenle, (bu olaydan) etkilenen bir çevre sakini hızlı bir şekilde mahkemeye gitmelidir. Açacağı davanın başarı şansı var.
Emlak fiyatlarını olumsuz etkileyebilir
Anayasa’nın 4. maddesi sadece Müslümanların din özgürlüğünü değil, aynı zamanda gayrimüslimlerin “negatif din” özgürlüğünü de korur. Hiç kimse kendi iradesi dışında dini ifadelerle rahatsız edilmeye zorlanamaz. Mülkiyeti garanti eden 14. madde de önemli. Çünkü akustik olarak Mekke’ye taşınmış hissedilmenin, bölgedeki gayrimenkul fiyatlarını olumsuz etkileme ihtimali var.
Almanya’nın diğer bölgeleri için de önemli
Yasal kesinlik sağlanabilmesi için dava açılması sadece Köln için değil, tanrıya şükrolsun ki, şimdiye kadar bu tür “model denemelerinden” korunmuş olan Federal Almanya Cumhuriyeti’nin geri kalanı için de önemli.”
(A)
YASAL UYARI
Haberlerimizi izinsiz kullananlara duyurudur: Turizmavrupa.net sitesinde yayınlanan haberleri bizden izin almadan kendi sitelerinde kullanan veya Youtube video kanallarında okuyanlar bir süredir kayıt altına alınıyor. İster yurtdışında olsun, ister Türkiye’de fark etmiyor. Yapılan suçtur. Bunun yasal takibi yapılacaktır. Emek hırsızlığına kesinlikle izin verilmeyecektir. Saygıyla duyurulur.