Turizmin duayenlerinden “Gastronomi Turizmi Türkiye / Culinary Tourism Turkey“ yazarı, Berfend Ber’le; yeni kitabını, gastronomiyi, bilinen ilk dönemler itibariyle Türk mutfak kültürünü, Türkiye’deki gastronomi faaliyetlerini konuştuk.
Sorularımızı içtenlikle ve özenle yanıtladı, oldukça bilgilendirici ve keyifli bir söyleşi oldu. Kendisine teşekkürlerimizle, röportajımızın tamamını bugünden itibaren 3 bölümde sizlerle paylaşıyoruz.
- Türkiye’de turizm sektöründe yaptığınız akademik çalışmalarla tanınıyorsunuz, Avrupa’daki okurlarımızın da sizi tanımaları için kendinizden bahseder misiniz?
Öncelikle; sizi çok iyi anlıyorum teveccühünüz ancak akademisyen değilim. İsabetim ile yön ve istikamet verdiğimi biliyorum. Tarzım farklı. Gündemdeki meseleleri algıda kavrayış veya kucaklama veya içine dalış şeklim çok değişik. İlmin bilimin tanısıyla hak edene taraf olurum. Taraf olduğum bir sonraki gün haksızsa tamamen karşısında olurum. Yani tarafsızımdır. Vazgeçirtilmesi mümkün olmayan yaşam prensiplerim var. Doğruluk veya gerçek olma hali, güven ve sadakat enlerim, iyi insan olmak gibi derdim var. İyi insan olmak istiyorsanız kendinizi kötü bir insan olduğunuza inandırmalısınız. İşte o zaman farkında olmadığınız kötülüklerin tanısını elde edersiniz… Bakınız, kalbin kalbe sığmayan ayrı bir mantığı vardır. Tüm yaşam nimetleri ile bunu kavrayabilmek bilgi veya felsefi derinlik ister. Yani insan olmak, iyi insan olmak çok büyük dert. Hele günümüz Dünya sürecinde…
57 yaşındayım tüm inancımla ilahi güç tarafından yaşama sürecimin özellikle mesleki olarak imtihanlarım ile kurgulandığımı düşünüyorum ve devam da ediyor. Yetkinliğimde ki gıdalar ile ilgili tarladan ve ahırdan başlayan yaşam serüvenim var. Ülkem gıda veya yiyecek ve içecek endüstrisinin gelişimine paralel, üretim… Sunum ve teknolojik ekipman veya operasyonel prosesleri ile ilgili ülkemizin ilklerdenim. Tüm bu bileşenler en başta Türk Mutfak Sanatı veya Türk Mutfak Kültürü beraberinde Dünya Ülke Mutfakları ile bütünleşmeme neden olmuştur. İşletme bilimine sahibim halende eğitime devam; Kültürel Miras ve Turizm son sınıf öğrencisiyim. Türk Turizm Endüstrisinde Kurumsal Danışmanım. Yaşamımın en büyük referansı, idareci olamayan yönetici olamaz mukabilinde 33 yıllık evliliğimdir. Aile olmak benim için çok önemlidir. 30 yaşında Turizm İşletme Mezunu kızım, 21 yaşında İngilizce-Yeni Medya eğitimi alan oğlum var. Doğduğum günden itibaren İstanbul’da yaşıyorum. Aslen Rize-Güneysu’luyum.
- Son dönemlerde Gastronomi Turizmi’nden beklentiler arttı. Bu konuda yeterli çalışma yapıldı mı, altyapı hazır mı? Gastronomi Turizmi Türkiye’de doğru konumlandırılabiliyor mu, Türk mutfağının uluslararası platformlarda doğru, etkin ve yeterli tanıtımı yapılabiliyor mu?
Aslında, kargaşaya mahal vermemek isteğim ile soyut olmayan kültürel zenginliğimizin somut yansıması Türk Mutfak kültürümüzün bölgesel veya yöresel mutfak değerlerimizin ürün bazında bütünüyle gastronomi turizmi adına bırakınız yeterli çalışmayı, bence isabetli veya planlı programlı projelendirilmiş çalışmaların olmadığı yönündedir. Mevcut hükümetimizin sanırım 3-3,5 yıl üzerinde çalışmış bulunduğu Türkiye Turizm Stratejisi (2023) ve Türkiye Turizm Stratejisi Eylem Planı (2007-2013) kapsamında ilk gününden itibaren icrası gerçekleşmiş bulunsaydı ifadesi ile hedef yönetimi ve kapsamında yerel halkın sosyo kültürel etkinliğinde ekonomik kazanımlarının beraberinde mevcut yöresel mutfak kültürü değerlerimiz de Gastronomi Turizmi başlığında anlamını bulabilirdi. Bugünkü değerlendirmelerimiz ile Türk mutfağının uluslar arası platformlarda istenilen veya arzu edilen düzeyde tanıtımının yapıldığına inanmıyorum. Ancak, bu yılki Oscar ödül resepsiyonu menüsünde yüzlerce çeşit arasında sunulan minnacık, atıştırmalık “Adana Kebap“ ile övünme ve mutlu olma halimizden, bence öteye gidemediği gibi…
- Tavsiyeleriniz neler?
Teknik bir konu. Turizmin bütününe bakmak lazım! Başlangıcı MÖ 4000 yıllarına kadar uzanan tarihteki ilk uygarlıklar, Mezopotamya uygarlıkları nerede? Kültürel değerleri ile Dünya’nın gündeminde mi? Unutulmadı mı? Neden ve sebepleri belli… Siyonizm! Güney Doğu ve Güney Doğu Anadolu gerçeğimiz de ortada… Yayılmacı güçlerin hedefindesiniz… Yani, kültürel, doğal zenginlikler… Ve yeme içme kültürü… Ölçümleyiniz? Ölçümleyiniz ki dersler çıkartalım…
Bugün ülkemizin 7 bölge, 81 ilin gastronomisi ile taçlanan; bereketli coğrafyasının süre gelen günümüz beslenme alışkanlığının, öğün beslenmesine etki eden Türk topluluklarının yansıması Kardeş mutfakları (Komşu Türk Mutfakları) ile Selçuklu ve Osmanlı mutfaklarımızın kurgusundaki Soyut kültürel mirasın somut bir yansıması olan yiyecek ve içecek kültürel mirasının ki özellikle Türk Mutfak ve yemek töre Kültürünün değeri ile Dünya turizm çeşitliliğinin trendi gastronomi turizminde Türkiye öncelikli hedef bir ülkedir. Bunun böyle bilinmesi sağlanmalıdır.
- Türk mutfağının bilinen ilk dönemler itibariyle, Orta Asya’dan Selçuklu Devleti dönemine, sonrasında Osmanlı İmparatorluğu ve günümüz Türk mutfağına kadar olan yolculuğunu sormak isterim.
Anadolu, tarih öncesi ve tarih sonrası binlerce yıllık uygarlıkların kültürel zenginliğinin tüm ihtişamıyla büyülendiğimiz; X. Yüzyılın sonunda Oğuz Türklerinden Üçok Kolu’nun Kınık boyundan teşkilatlanıp hareketlenen Anadolu içlerine yayılan Anadolu Selçuklu Devleti’nin 200 yıllık hükümdarlığının ekonomisi ile meydana getirdikleri sanat eserlerinin ve sosyal hayatının beraberinde Asya Türklerinin tarihsel birikimindeki yeme içme alışkanlıklarını da bereketli Anadolu topraklarında Türk Mutfak ve yemek töre Kültürünün temelini oluşturarak şahlandırması, Mezopotamya’dan kaynaklanan Anadolu mutfağı varlığı ile de renklenmiştir.
Sonraki süreçlerinde yani; XVI. Yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu ile Anadolu dışı geniş coğrafi alana hâkim olunması ve bunun neticesinde çok farklı kültürlerle tanışılması, bir arada yaşanılması ve etkilenilmesi ile de Türk Mutfak kültürü tüm muhteşemliği ve görkemi ile o süreçte bence zirve yapmıştır. Sonrası malum kısaca batı ile karşılıklı etkileşimler…
- Dünya mutfağı ile kıyaslayacak olursak bizi bu konuda daha iyi yapan ve öne çıkan unsurlar nelerdir Size göre? Bu konuda uluslararası pazarda hangi unsurlarla rekabet ediliyor ya da edilmeli?
Ülkemizin sahip olduğu tarihi, kültürel ve doğal güzellikleriyle birlikte Türk mutfağının böylesi köklü bir geçmişe sahip bulunması, ulusal literatürün en önemli mutfak konumuna gelme sebebiyetinin de en önemli etmenini oluşturmakta diyerek özetleyebiliriz. Uluslararası pazarda rekabet ile ilgili kısa orta ve uzun vadeye yayılabilecek pek çok yöntemler var; her ürünün veya yiyecek veya içeceğimizin o yöreye ait hikâyesi ile markalaştırılmasını kısaca ifade edebilirim.
Röportajın devamı olan 2. bölümü yarın web sitemizden takip edebilirsiniz.
HABER: Meryem AKTAŞ
- Haberleri kaçırmamak için sayfamızı takip edin: www.facebook.com/turizmavrupa