Avrupalı Türklerin emeklilikten, sağlığa kronikleşen sorunları devam ederken, TBMM Yurtdışı Türkler Komisyonu üyesi, Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer, Meclis’te söz alarak sorunlara çözüm istedi. Çakırözer, “Yurt dışındaki Türkler Türkiye’de istediği sağlık hizmetini alamıyor! Emekli olup çalışmak isteyenler cezalandırılıyor! Türkiye’de kullandıkları araçlarına, telefonlarına yönelik kısıtlamalardan mağdurlar! Gelin bu sorunlara hep birlikte çözüm bulalım! Yurt dışındaki Türklere üvey evlat muamelesini bitirelim” çağrısında bulundu.
2 YILLIK SÜRE 5 YILA ÇIKSIN!
TBMM Genel Kurulu’nda görüşülen torba yasada yurt dışındaki Türklerin araçlarına yönelik yapılan düzenlemede söz alan CHP Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer, Avrupalı Türklerin Türkiye’ye gelirken beraberinde getirdiği araçlarının Türkiye’de kalış sürelerinin de 2 yıldan en az 5 yıla çıkarılmasını istedi.
Çakırözer yurt dışındaki Türklerin araçlarına ilişkin yaşadığı sıkıntıları Meclis kürsüsünden sıralayarak şu çağrıyı yaptı:
“Avrupa’daki kardeşlerimiz ne diyor? Bir tane arabam var, bu arabayı Türkiye’ye sokarken bu kadar yasağa, bu kadar koşula tabi olmak, ceza tehdidi görmek bizi üzüyor, diyor. Ceza falan değil, asıl kendilerine bu suçlu damgası vurulması onları üzüyor. 50 yıl, 60 yıl çalışmış, didinmiş, tüm kazandığını bu vatana yatırmış ama bu ülkede bir arabası fazla görülüyor. İşte, bu duygu yurt dışındaki kardeşimize ağır geliyor, haksızlar mı? Yerden göğe haklılar. Peki, ne yapılmalı? Bu devlet onları potansiyel suçlu gibi görmekten vazgeçmeli. Şimdi, bu maddeleri ‘müjde’ diye anlatıyorsunuz. O zaman niye araçlar için iki yıl sınırını hâlâ koruyoruz? İşte, biz kanun teklifi verdik! 2 yılı kaldıralım, beş yıl olsun, on yıl olsun, hatta süre koymayalım diyoruz!
Satamama şartı koyalım
Avrupalı Türkleri potansiyel suçlu görmekten vazgeçin artık! Çünkü değiller. Araçlarıyla ilgili ‘Satamazsın, devredemezsin’ diye şart koyarız, olur biter. Başka, ‘araban altı ay mutlaka yurt dışında kalacak yoksa cezayı yersin’ bu da yanlış! Kaldıralım bunları. Vatandaş arabasını ister orada ister burada kullansın. Mesele onları vatandaş gibi değil, birer ödeme makinesi gibi gören bu devlet zihniyetinde.”
Yurt dışında yaşayan Türklerin birçok sorununa çözüm beklediğini hatırlatan Çakırözer, Avrupalı Türklerin taleplerini de şöyle sıraladı:
SAĞLIK HİZMETİ ALAMIYORLAR: Başta sağlık sorunu. On yıllarca gurbette çalış, dişinden tırnağından biriktir, Türkiye’ye yatır ama ihtiyacın olunca bu ülkede hastanelerde bir doktor dahi göreme. 4 milyon Suriyeli kendi vatanımızda Avrupalı akrabalarımızdan daha iyi, daha ucuz sağlık hizmeti alıyorsa bir sorun var demektir. Suriyelileri ötekileştiremem ama öz vatandaşlarımız, kardeşlerimiz Avrupalı Türklerin kendi vatanlarında bu kadar itilip kakılması kabul edilemez.
EMEKLİLİK MAAŞINA TAKTINIZ: Bizim Almanya’daki, Fransa’daki, Hollanda’daki kardeşlerimizin üç kuruş emeklilik maaşına taktı. Önce maaşları kuşa çevirdiler. Şimdi de ‘Yok, full-time çalışamazsın, çalışırsan keseriz, ‘minijob’ olacak, yirmi saat olacak.’ Koşulu getiriyorlar. Bize ne arkadaşlar, bize ne! Türkiye’de emekliler geçinemediği için çalışmıyor mu? Çalışıyor. Öyleyse, Almanya’daki emeklimiz çalışsa ne olacak? Zaten kazandığını getirip memleketimize yatırıyor. Öyleyse, teşvik edeceğinize cezalandırmak niye?
TELEFON KISITLAMASINI KALDIRIN: Telefonlara yönelik kısıtlama da Avrupalı Türklere sorun yaratan bir başka mesele. Şu telefonla Almanya’ya, İngiltere’ye gidince kapanıyor mu? Hayır. O zaman, bizim canımız Avrupalı kardeşimiz telefonunu getirdiğinde niye kapatıyorsunuz? Dört ayda kapanıyor. Kapatmayın, zor mu? Bir cümlelik kanun ya da belki ona da gerek yok, bir genelgeye bakar. Kaldırın bu yasakları, bu cezaları.
MAVİ KARTLILAR ‘ZULÜM’ ÇEKİYOR: Bu devlet, Almanya’daki yüz binlerce vatandaşımıza ‘Sen Alman vatandaşı ol, merak etme, sana mavi kart vereceğiz, vatandaştan hiçbir farkın olmayacak.’ dedi mi demedi mi? Dedi. O zaman, nedir bu çektikleri zulüm? Gidin bakın, hiçbir kamu kurumunda o kartlar geçmiyor. Mavi kartlı kardeşlerimiz evlatlarını bile nüfusa kaydettiremediklerinden şikâyetçi. Şaka değil, bunlar gerçek.”
(GŞ)