Almanya ve Rusya’nın kararları Türk turizmini nasıl etkileyecek?
Türkiye’deki günlük Koronavirüs vakalarının 50 binin üzerinde seyretmesi nedeniyle üzerine Almanya Türkiye’yi yüksek riskli ülkeler kategorisine almış, Rusya ise 1 Haziran’a kadar uçuşları durdurmuştu. Bu kararlar en çok Türk turizm sektörünü endişelendirirken, Turizm sektörünün Koronavirüs salgını gölgesinde ikinci yaza nasıl hazırlandığı ve ne yapacağı bilinmiyor.
DW Türkçe’den Elmas Topcu, Türkiye Seyahat Acentaları Birliği (TÜRSAB) Yönetim Kurulu Başkanı Firuz Bağlıkaya’ya konuyla ilgili merak edilenleri sordu.
– Almanya 40 ülkeyi yüksek risk bölgesi ilan etti ve bunlar arasında 11 Nisan’dan beri Türkiye de var. Türkiye, Almanların sevdiği bir ülke. Duyunca siz ve sektördeki arkadaşlarınız ne düşündü, ne hissetti?
– Öncelikle şunu belirtmek gerekir ki; Covid-19 virüsü salgını ile mücadele evrensel bir mücadele. Bu noktada insan sağlığı da her şeyin önündedir. Devletlerin aldığı kararları değerlendirirken bu gerçekliğin göz ardı edilmemesi gerektiğine inanıyoruz. Türkiye de insan sağlığını önceleyen bir yaklaşımla vaka sayılarının düşürülmesine yönelik adımlar atıyor. Atılan bu adımların Haziran ayı başına kadar olan süreçte olumlu neticeler vermesini bekliyoruz. Bununla birlikte turizm sektörü çalışanlarımızın aşılanma süreçlerinin başlamış olması ve Almanya’da aşılanan kişi sayısının da artmasına paralel olarak yaz döneminde Almanya’dan Türkiye’ye yönelik seyahatlerin önünün açılacağını düşünüyoruz. Türkiye, Alman dostlarımız için uzun yıllardan bu yana vazgeçilmez bir tatil destinasyonu. Alman tatil severlerin de ülkemizi çok özlediğini biliyoruz. Yaz sezonu başına kadar tüm turizm çalışanlarımızın da aşılanmasıyla birlikte Alman dostlarımızı ülkemizde sağlık ve güvenlik içine ağırlayacağımıza inanıyorum.
Rusya uçak seferlerini durdurdu
– Rusya’nın uçak seferlerini bugünden itibaren 1 Haziran’a kadar tek taraflı durdurması sektör için ne anlama geliyor? Sonuçları neler olur?
– Mayıs tatili Rusya pazarı açısından sezon açılışı anlamına geliyordu. Ancak maalesef ki artan vaka sayıları nedeniyle Rusya’nın aldığı bu karar Rusya pazarı açısından sezon başlangıcının ertelenmesi anlamına geliyor. Rus Tur Operatörleri Birliği, Türkiye’ye 15 Nisan – 1 Haziran arasında rezervasyon yapan 533 bin Rus turistin etkileneceği açıkladı. Kısıtlama kararı alınmasaydı toplamda 700-800 bin civarında Rus misafiri ağırlamaya hazırlanıyorduk. Ancak bizim öngörümüz, planlanan tatillerin tamamen iptal olmayacağı, önemli bir bölümünün ileri tarihe erteleneceği yönünde. Türkiye’de alınan pandemi önlemleri ile vaka sayılarının azaltılmasıyla birlikte 1 Haziran’dan itibaren Rusya’dan Türkiye’ye yönelik uçuşların da yeniden başlamasını bekliyoruz. Bu çerçevede turizmdeki hareketlenmenin Haziran ayından itibaren artacağını öngörüyoruz.
– Önümüzdeki yaz pandemi gölgesinde geçecek ikinci yaz ve aşıya rağmen dünya pandemiyi kontrol altına alamıyor. Turizmdeki kayıplar önceki yıllarla karşılaştırınca ne kadar? Örneğin 2019’da ne kadar turist geldi Türkiye’ye? Geçen yıl ne kadar geldi ve bu sene ne kadar bekleniyor? Ya da Almanya’dan normalde ne kadar turist gelir? Geçen yıl ne kadardı ve bu yıl ön satışlar nasıl?
– Şu anda dünya genelinde 800 milyonu üzerinde insan aşılanmış durumda. Elbette aşılanmanın daha hızlı bir şekilde yapılması ve toplumsal bağışıklık oluşumunun küresel ölçekte sağlanması dünya turizmindeki hareketlenme açısından büyük önem arz ediyor. Önümüzdeki süreçte dünya genelinde aşı üretimi ve uygulamasının hız kazanacağı ifade ediliyor. Bu öngörülerin gerçekleşmesi durumda pandemiyle mücadele konusunda önemli adımlar atılmış olacağına inanıyoruz. Türkiye pandemi öncesi dönem olan 2019’da 51 milyonu aşkın misafir ile dünyada en çok misafir ağırlayan 6’ncı ülke oldu. Bu dönemde 5 milyondan fazla Alman dostumuzu ülkemizde konuk etmiştik. Pandeminin etkili olduğu 2020 yılında Türkiye’ye gelen toplam ziyaretçi sayısı 15,9 milyon kişi olurken ülkemizde ağırladığımız Alman misafirlerimizin sayısı yaklaşık 1,1 milyon oldu. Ana pazarımız konumunda olan Avrupa ülkeleri ve Rusya-BDT (Bağımsız Devletler Topluluğu) pazarında aşılanma sürecinin hızlanması ve toplumsal bağışıklığın sağlanması halinde 2021 yılında ülkemize gelecek olan yabancı ziyaretçi sayısında 2020 yılına nazaran yüzde 60-70 seviyesinde bir artış elde ederek yaklaşık 20 milyon yabancı ziyaretçi sayısına ulaşacağımızı öngörüyoruz.
– Bu seneki ön satışlara baktığınızda bu klasik turist gönderen ülkelerden yapılan satışlar ne durumda?
– Türkiye tarihi, kültürel zenginlikleri, doğal güzellikleri ile tüm dünyadan talep gören bir destinasyon. Ülkemiz aynı zamanda turizm tesislerinin niteliği ve misafirperverliğe dayalı hizmet kalitesi ile çok büyük rekabet avantajına sahip. Geleneksel olarak Türkiye’nin en önemli turizm kaynak pazarlarını Avrupa ülkeleri oluşturuyor. Bu ülkelerin başında ise Almanya, Rusya ve İngiltere geliyor. Bu ülkelerdeki turizm sektör temsilcileri ile gerçekleştirdiğimiz tüm görüşmelerde Türkiye’ye yönelik büyük ilgi olduğunu ifade ediyorlar. Ancak pandemi koşulları gereği tüketici ilgisi son dakika rezervasyonlara kaymış durumda. Bu çerçevede seyahat kısıtlamalarına ilişkin durumun netleşmesi ile birlikte Türkiye’ye yoğun bir talep yaşanmasını bekliyoruz.
– Sizin Almanya, Avrupa ve Türkiye hükümetinden talebiniz neler, sektördeki iflasların engellenmesi ve olumsuz gelişmelerin frenlenmesi için başka bir deyimle hangi şartlar oluşmalı, hangi destekler ve tedbirler alınmalı ki sektör en az zararla pandemiyi atlatsın?
– Pandemi öncesinde dünyanın en hızlı gelişen sektörlerinden biri konumunda olan turizm, yıllık ortalama yüzde 6 büyüme oranına sahipti. Küresel turizm endüstrisi, destek olduğu alt sektörlerle birlikte dünya ekonomisinin yüzde 10’luk kısmını oluşturmaktaydı. Dünya Seyahat ve Turizm Konseyi (WTTC) tarafından açıklanan verilere göre 2019 yılında turizm sektörü dünya genelindeki istihdamın yüzde 10’unu oluşturmakta ve 330 milyon kişiye iş olanağı sağlamaktaydı. Pandemi öncesi dönemde 2019 yılında uluslararası seyahat sayısı 1 milyar 462 milyon kişi ile tarihin en yüksek seviyesine ulaşmış, uluslararası turizm 1,5 trilyon dolarlık bir ekonomik hacim oluşturmuştu. Tüm bu veriler turizmin dünya ekonomisi için ne kadar önemli bir sektör olduğunu açık biçimde ortaya koyuyor. Dolayısıyla turizm ülkelerin olanakları ölçüsünde mutlaka desteklemesi ve ayakta tutması gereken bir sektör. İçinden geçmekte olduğumuz pandemi sürecinde hem insanları seyahat özgürlüğünün ne kadar kıymetli bir değer olduğunu anladılar hem de hükümetler turizmin ekonomileri harekete geçiren kaldıraç etkisinin ciddi biçimde farkına vardılar. İnanıyorum ki insan sağlığı önceliğini göz ardı etmeden tüm ülkeler bir an önce turizm sektörünün hareketlenmesi için katkıda bulunacaklardır.
(BY)